AVRUPA BİRLİĞİ ve NATO ÇIKMAZI

    Türklüğü bitirmeye and içmiş uzak ve yakın tarihi düşmanımız Haçlı Avrupa’nın kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarını gözeterek kendi halkının refahı için kurduğu bir sistem ve o sistemin bir tarafına kendini monte etmeye çalışan bir siyasi düzen! Yazık çok yazık bir milletin geleceği Avrupa birliği masalarında heba ediliyor. Ben milletimin bugününe ve kısa sürede bu tiyatroya son verilmezse geleceğine üzülüyorum.

    Eski düşman dost olmaz! Düşmanlarınızla dost olanlar sizin dostunuz değildir. Türk milletinin özgür iradesi dışında geliştirilen ve Türk milletine dayatmaya çalışılan Avrupa birliği sistemi Türk Milletinin tabanında hiçbir zaman yer bulmamıştır. Türk milletinin tabanında yer bulmadığı gibi Avrupalı halklarında tabanında zaten yer bulması söz konusu değildir. Topraklarımızda gözü olan batı hiçbir zaman gelişmiş bir Türkiye istememiştir. Bunun en büyük sebebi tarihi Hilal Haçlı Savaşları ile birlikte Hıristiyan Avrupa’nın Türk ve İslam düşmanlığıdır.

Esasen doğa kanunu gereği de yer bulması mümkün değildir. Şöyle ki; yakın ve uzak tarihi savaşlar böyle bir birliğin zaten kurulamayacağının en büyük nişanesi olarak geçen yüzyılda ortadadır. Bu tarihin değişmesi değiştirilmesi mümkün değildir. Bir birine düşman iki kutup birleşemez. Avrupalılar bunu çok iyi biliyor ve kendi kurdukları siyasal sistemin bir kenarında Türk Milletini oyalıyor. 

    Hem Türk Milleti Avrupa Birliğine girse ne olacak! Bu işte karımız nedir, zararımız nedir. Bu hesaplar yapılmadan. Hilal ve Haç Savaşlarının tarihi ve ruhani sebepleri tam manası ile gün yüzüne çıkarılmadan. Dede katillerimizle masaya oturmak, ecdadımıza ihanetten başka bir şey değildir. 100 yıl önce savaş bitti sınırlar çizildi. Herkes sınırı içerisinde kendini geliştirdi. O halde ilk fırsatta yapılacak olan şey eski defterleri açmak olmalıdır. Çünkü haçlı batı eski hesaplarını hiçbir zaman unutmadı. Türk Milleti de taban da unutmamıştır. Lakin tavanda gelişen tek taraflı AB hadisesi Türk Milletinin tarihine bir ihanet Milli Geleceğimize bir gasp girişimi olarak hala kendini göstermektedir.

    Yıllardır Avrupa birliğine uyum yasası adı altıda üniter devlet yapımız tahrip edilmiş. Sonu kabus bitecek bir hayal uğruna milletimizin geleceği siyasi kalpazanlar tarafından heba edilmiştir. Artık bu kötü gidişe dur demenin vakti gelmiştir! Tek taraflı çıkar uğruna kurulan sistem içerisinde olası yeni Türk Avrupa seferinin önü AB ve Birleşmiş Milletler, Nato adı altında kapatılmaktadır. Tek taraflı bu sistemden bugüne kadar Türk Milleti en ufak bir fayda görmediği gibi tek taraflı bu sistem gelinen noktada tarihi yolculuğa karşı bir ucube gibi karşımızda durmaktadır.

    Geçmişin kirini bir türlü üstünden atamayan eski AKP bu sorunun baş failidir! Probleme problemle giden AB destekli gayri milli muhalefet ise gelecekte ki faali olarak karşımızda durmaktadır. 30 yıllık AB ve Öncesinde ki BM ve NATO ihanetine bir karşı duruş sergileyip, bir gece de bu tiyatrodan Türk Milleti ve Türk Devleti çıkmalı. Artık geleceğe bakılmalıdır. 100 sene önce işgal ettikleri topraklarımızda keyif ve sefa süren Avrupalılara rest çekip. Topraklarımızı geri almak adına Milli Bir duruş sergileyip, Türk Hak ve Kurtuluş savaşını başlatmak Türkiye için çok büyük önem arz etmektedir.

    Çağ atlamanın formülü AB hayalinden vazgeçerek, bu tiyatroya bir son verilmesinden geçmektedir. Eğer Avrupa Birliği safsatasından vazgeçilip. %100 yerli ve milli bir duruş sergilenirse, Türk Milleti gerçek manada çağ atlamış olacaktır. Türk Devletinin altın çağı Avrupa Birliği safsatasından kurtulup, Avrupa’nın bizden gasp ettiği toprakları geri istememizden ve Viyana önlerine kadar bu toprakların geri alınmasından geçmektedir.

    Avrupa Birliği ve Nato çıkmazından. Avrupa birliğinden tamamen vazgeçip. Nato’ya nota verip, gerekirse Nato’dan çıkarak kurtuluruz. Türk Dünyası ile kurduğumuz Türk Keneşinin sözde kalmayıp, özde yaşanması, Türkiye ve Türk Dünyası için en doğru yoldur. Biz artık geçmiş hatalardan ders alarak geleceğe bakmalı. Avrupa Birliği kuruntusundan bir an evvel kurtulmalıyız.

Sedat HAMZA 

Ergenekon Dergisi 

İmtiyaz Sahibi